19 Ağustos 2013 Pazartesi

Yeme Bozuklukları Beş Yaşına Kadar Düştü!

Zayıf olmayı güzelliğin olmazsa olmazı olarak yansıtan medya ve magazin programları, yanlış diyet uygulamalarıyla yaşanan başarısız zayıflama öyküleri ve bunlara eşlik yapan psikolojik problemler yeme bozukluğu oluşum riskini artırıyor. Yeme bozuklukları, yediğinden büyük bir pişmanlık ve suçluluk duyarak laksatif kullanıp tuvalete çıkma ve zorla kusma, tiksinerek çok az yeme veya bir daha yiyemeyecekmiş gibi durdurulamadan aşırı yeme nedeniyle açığa çıkıyor. Daha çok kadınlarda, özellikle genç kızlarda görülmekle birlikte kadınlarda erkeklere oranla 1.5 kat daha fazla görülüyor. Yeme davranış bozukluklarının çok yönlü değerlendirilmesi gerektiğini, bu davranışların altında yatan gerek fizyolojik gerekse psikolojik nedenlerin detaylı bir biçimde incelenmesi gerektiğini ve tedavinin hekim, diyetisyen, hemşire ve ruh sağlığı uzmanından oluşan ekip ile sağlanması gerektiğinin altını çizen Samsun Sağlık Müdürlüğü Diyetisyeni Sinem Şahin, “Son yıllara kadar yalnızca üst ve orta sınıftaki ergen ve genç kadınlarda görüldüğü düşünülse de günümüzde oldukça yaygın olarak görülen yeme bozuklukları, aslında toplumun daha geniş bir kesimini tehdit ediyor. Yapılan araştırmalarda yeme bozukluklarının son 30 yılda iki kat daha arttığı ve görülme yaşının 5′e kadar düştüğü tespit edilmiştir” dedi. Anoreksiye nevroza hastalığının özellikle genç kadınlarda görülebilen tüketmek yememek, çok az uyumak, buna rağmen çok aktif olmakla beliren psikolojik bir sorun olduğunu belirten Diyetisyen Sinem Şahin, “Bu hastalık daima ergenlik döneminde, nadiren de erişkin çağında başlar. Anoreksiyalı bir kişi kilo almaktan korkar, şişmanlık adeta kabus gibidir. Aşırı zayıf olmasına rağmen bu durumu kabullenemeyen ve kaşektik (aşırı zayıf) denilen görüntüdedirler. Bu kişiler günde farklı zamanlarda tekrar tekrar tartılırlar. Toplum içerisinde ufak yemek porsiyonları tüketirler. Kısa sürede fazlaca kilo kaybederler. Yağ ve gerekli besin tüketmedikleri açısından kabızlık ve düzensiz menstürasyon sorunları vardır, ayrıca tüylenme ve saç dökülmesi sorunları yaşarlar. Normal ölçüde besin tükettikten sonra mide bulantısı ya da şişlik hissederler. Sürekli aşırı egzersiz veya çok normalin üstünde egzersizler yaparlar. Giderek sosyal çevrelerini kısıtlarlar, içine kapanık ve asosyaldirler. Bu tip kişilerde mutlak suretle doktor, diyetisyen,psikolog işbirliği ile multidisipliner bir yaklaşım içinde tedavi uygulanmalıdır” diye konuştu. Bulimia nevrozanın anoreksiya gibi psikolojik kökenli bir hastalık olduğunu açıklayan Sinem Şahin, “Kişiler, kiloları normal hatta zayıf olsalar bile, kendilerini aşırı şişman hissederler. Anormal tüketimler yapar ve sonrasında pişman olarak yediklerini kusar, laksatif, diüretik kullanıp veya lavman yaparak bunları çıkartır. Büyük oranda psikolojik kökenli olduğu açısından kişi aldığı besinleri üzülüp kilo almaktan korksa da kontrolsüz yer ve pişmanlıkla onlardan kurtulmaya çalışır. Aç kalabilir ya da aşırı egzersiz yapabilirler. Genellikle ergenliğin son ve erişkinliğin ilk dönemlerinde görülür. Kendini iyi hissetmediği, karmaşa vestres içerisinde olduğu zamanlarda veya aşırı az yeme sürecinden sonra aşırı iştah duygusuyla tıkınmaya başlamakta, rahatlama hissinden sonra suçluluk duygusuyla yenilen yemekleri çıkartırlar. Bu tip kişilerde kendini kusturmaya bağlı tüketmek borusunda aşınmalar oluşabilir, diş ve dişeti hastalıkları da görülebilmektedir. Bu tip kişilere yaklaşım çok önemlidir, çünkü bir anda belli bir kiloyu vermek isteyebilirler. Doğru beslenme düzeninin anlatılması ve gözetim altında tutulmaları gerekmektedir” şeklinde konuştu. Tıkanırcasına tüketmek yeme sendromunun çok sık görülen yeme davranış bozukluğu olduğunu ifade yapan Şahin, ağzını aşırı doldururcasına abartılı bir biçimde tüketmek yeme alışkanlığı ile ilgili şu bilgileri verdi: “Bu kişilerde diğer kişilere oranla çok kısa bir süre içerisinde çok büyük miktarlarda abartılı bir tüketmek yeme söz konusundur. Bu olay sırasında kişi kendisini kontrol edemez. Fiziksel olarak aç hissetmemesine rağmen tüketmek tüketmeye devam eder. Diğer kişilerin yanında utanç duydukları açısından tek başına tüketmek yer ve yedikten sonra pişmanlık duyarlar ve kendilerini depresif hissederler. Kişi bulimia nervozada olduğu gibi aşırı tüketmek yemekte lakin herhangi bir yöntemle aldığı besinlerden vücudunu arındırma ihtiyacı duymaz. Genellikle ağırlık tedavisi gören obez bireylerin yüzde 30′unda görülmektedir. Tanı konulan bir çok hasta normal vücut ağırlığının üzerindedir ve diyabet, yüksek kan kolesterol düzeyi, kalp hastalığı ve bazı kanser tipleriyle karşı karşıyadır. Tıkanırcasına tüketmek yeme sendromunda öncelikle stres, depresyon ve mutsuzluğu yemekle giderme duygusu altındaki ana nedenlerin saptanması önemlidir.” Gece tüketmek yeme alışkanlığının obezitenin başlıca sebeplerinden olabileceğini söyleyen Samsun Sağlık Müdürlüğü Diyetisyeni Sinem Şahin, gece tüketmek yeme sendromu ile ilgili şunları söyledi: “Bu sendromun en karakteristik özelliği gece düzenli uyku olmaması ve günlük enerjin yüzde 25 ile 50 gibi oldukça önemli kısmının gece tüketilmesidir. Gece uyumama ve çok yeme sonrası bu kişiler gündüz çok uykulu ve çok tok hissederler. Bu sebeple kahvaltı etmezler ve günde çok sağlıklı tüketmek yiyemezler. Bu obezitenin sebeplerinden birisidir.” İHA

0 yorum:

Yorum Gönder

 
fx15 rephair formoline epila tüy dökücü indir diyet zayıflama